Türk Milliyetçilerinin Buluşma Yeri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Türk Milliyetçilerinin Buluşma Yeri

Ey Türk Üste Gök Çökmedikçe Altta Yer Delinmedikçe Senin İlini ve Töreni Kim Boza Bilir.TİTRE ve KENDİNE DÖN. ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN.
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  DestekçilerimizDestekçilerimiz  

 

 ******’ün Eğitime Verdiği Önem

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Reis
Mareşal
Mareşal
Reis


Mesaj Sayısı : 122
Kayıt tarihi : 10/05/09
Nerden : Ötüken

Atatürk’ün Eğitime Verdiği Önem Empty
MesajKonu: ******’ün Eğitime Verdiği Önem   Atatürk’ün Eğitime Verdiği Önem EmptyPaz Mayıs 31, 2009 3:50 pm

******’ün Eğitime Verdiği Önem

******, büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve diplomat olduğu kadar, eğitim alanında da milletimizin çağ değiştirmesini, atılım yapmasını sağlayan büyük bir önderdir. ******‘ün Millî Eğitim konusuna gösterdiği ilgi ve bu konuda ileri sürdüğü görüşler incelendiği zaman, bu konuya adeta bir eğitim düşünürü gibi eğildiği, konunun bütün yönleriyle çok yakından ilgilendiği, çevresine Millî Eğitimin önemini anlatmak içni her fırsatı değerlendirdiği, Millî Eğitimde göz önünde tutulması gerekli amaç ve ilkeleri açıklığa kavuşturduğu görülür. ****** eğitim alanındaki yenileşmenin önderidir.

******‘ün gözünde, Türk Millî Mücadelesi, sırf askerî mahiyette, düşmanı vatan topraklarından kovmayı tek amaç bilen bir hareket değildi. Askerî alanda kazanılacak zafer, millî kurtuluşun ilk şartı idi. Fakat zaferden sonra yapılacak işler, bağımsızlık savaşı kadar önemliydi. Savaş sürerken bile, ******, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, bu arada Millî Eğitim konusuna da eğiliyordu.

Bağımsızlık Savaşının en bunalımlı günlerinde, düşman kuvvetlerinin kesin sonuca ulaşmak hayaliyle baskılarını arttırdıkları, Ordumuzun Sakarya’ya kadar çekilmesine yol açan Kütahya-Eskişehir yöresindeki Yunan saldırısının tehlikeli şekilde geliştiği günlerde, 16 Temmuz 1921′de, Ankara’da “Maarif Kongresi” (Millî Eğitim Kongresi) toplanmıştır. ****** cephedeki şartların ağırlığına rağmen, bu Kongrenin ertelenmesine razı olmamış, hattâ Kongrenin açış konuşmasını kendisi yapmıştır.

Bu açış konuşmasında, -devam eden savaşa ve bütün maddî imkânların düşmanı vatanımızdan kovmak için kullanılması zorunluluğuna rağmen- “millî” ve “çağdaş” bir eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa bağlanmasını istemiştir. Bu konuşmasında: “Yüzyıllarca süren derin idarî ihmallerin devlet bünyesinde açtığı yaraları iyileştirme yolunda harcanacak çabaların en büyüğünü, hiç şüphesiz, irfan (bilgi ve kültür) yo/unda kullanmalıyız” diyen ******, acı bir gerçeğe parmak basar:

“Şimdiye kadar izlenen öğretim ve eğitim yöntemlerinin, milletimizin gerileme tarihinde, en önemli etken olduğu kanısındayım.




Ayrıntıları eğitim uzmanlarına bırakmak istediğini belirterek, bazı genel ilkelere değinen ******, eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından, Doğudan ve Batıdan gelebilecek zararlı etkilerden uzak, millî karakterimize ve tarihimize uygun bir kültüre muhtaç olduğumuzu vurgular. “Gelecekteki kurtuluşumuzun büyük önderleri” olarak selâmladığı öğretmenlere duyduğu derin saygıyı dile getirir. Çevresine inanç aşılar: “Silahıyla olduğu gibi, dimağıyla da mücadele zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur” der.

******‘ün, yıllar sonra, “Cumhurbaşkanı olmasa idiniz, ne olmak isterdiniz?” sorusuna, “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi bile, eğitimi millet hayatında ne kadar önemli bir etken olarak gördüğünün işaretidir.

Birinci Dünya Savaşının galibi emperyalist ülkelere ve onların âleti olarak vatanımıza saldıran Yunanlılara karşı kazandığı zaferle, Gazı Mustafa Kemal Paşa, yalnız Türklüğün değil, Fas’tan Endonezya’ya kadar bütün islâm âleminin, bütün ezilen milletlerin kahramanı olmuştu. Fakat, O, bir an bile zafer sarhoşluğuna kapılmadı. Çok iyi biliyordu ki -kültür, eğitim ve iktisat zaferleri ile tamamlanmadıkça- askerî zafer tek başına millî kurtuluşu sağlamağa yetmeyecektir. Düşmanın İzmir’de denize dökülüşünden sadece bir buçuk ay sonra, Bursa’da, kendisini ziyarete gelen İstanbul öğretmenlerine söylediği şu sözler, O’nun, bu konuda ne kadar bilinçli olduğunu gösterir: “

Bugün eriştiğimiz nokta gerçek kurtuluş noktası değildir… Kurtuluş cemiyetteki hastalığı ortaya çıkarmak ve iyileştirmekle elde edilir. Hastalığın tedavisi ilim ve fennin gösterdiği yolla olursa hasta kurtulur. Yoksa hastalık müzminleşir ve tedavisi imkansız hale gelir…”

Orduların yönetilmesinde nasıl ilim ve fen rehber edinilerek zafere ulaşılmış ise, “milletimizi yetiştirmek için kaynak olan okullarımızın ve yüksek öğretim kurumlarımızın kuruluşunda da” ilim ve fennin yol gösterici olacağını belirten ******, her fırsatta öğretmenlere şöyle sesleniyordu: “Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun zaferi için yalnız zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak, siz sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız”.

Büyük Zafer’den az sonra, henüz Cumhuriyet kurulmadan Kütahya’da, “irfan ordusu” diye nitelendirdiği öğretmenlere hitaben söylediği şu sözler, bu kutsal mesleğin mensuplarına verdiği büyük değeri gösteriyordu: “…Toplumumuzu hakikat hedefine, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, öteki milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu…

Asker ordusu, vatanı yok etmeğe gelen düşmanı, vatanın harim-i ismetinde (yabancıların giremiyeceği temiz ve kutsal vatan topraklarında) boğup mahvetti. Yalnız, işimiz bu orduya sahip olmakla bitmiş, gayemiz yalnız bu ordunun başarısıyla gerçekleşmiş değildir. Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçları ancak irfan ordusu ile ayakta durabilir. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun hizmetleri ve kazandıkları yok olur”.

Eğitim milletlerin bağımsız yaşayabilmeleri, kalkınıp güçlenmeleri bakımından hayatî önem taşır. ******‘e göre, “en önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir”. Çünkü, “eğitim bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete ve sefalete terkeder”.

******, Millî Eğitime bir başka açıdan da büyük önem vermiştir: kurulan genç Cumhuriyet ve bu Cumhuriyetin dayandığı temel ilkeler, Türk inkılâbı, ancak yetişecek güçlü; aydınlık kafalı, sağlam karakterli yeni kuşaklarla ayakta durabilirdi. Türk inkılâbını ve Cumhuriyeti koruyacak kuşakları yetiştirmenin yolu eğitimdi.

Ankara’da toplanan “Muallimler Birliği” (Öğretmenler Birliği) kongresinde, ****** eğitimin bu görevini şu sözlerle ifade etmiştir: “Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.. Hiç bir zaman hatırınızdan çıkmasın ki. Cumhuriyet sizden ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister”.

******‘e göre, eğitime ve öğretmenlere düşen başka bir görev de şudur: “millet olma” bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirmek, millî beraberlik ve bütünlüğü pekiştirmek. Bu konuda, ****** şöyle diyor: “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona alelade bir kütle denir, millet denemez. Bir kütle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki bir toplumu gerçek millet haline getirirler’”.

Özetle, ******‘e göre, kaynaşmış bir millet haline gelmenin, çağdaşlaşmanın, kalkınmanın, hür ve demokratik bir toplum olabilmenin en etkili aracı eğitimdi.

Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU
****** Araştırma Merkezi Üyesi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkluk.yetkin-forum.com
 
******’ün Eğitime Verdiği Önem
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ******’ün Edebiyata Verdiği Önem
» ****** ‘ün Türk Diline Verdiği Önem
» ******’ün Hayatı
» ****** Devrimleri
» ****** Kronolojisi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türk Milliyetçilerinin Buluşma Yeri :: Yüce Türk Irkı :: Abide Şahsiyler :: Gazi Mustafa Kemal ******-
Buraya geçin: